21 Ocak 2012 Cumartesi

Erkekler Ağlamaz
Hani bilinen bir motto vardır ya, erkekler ağlamaz diye.
İşte o dünyanın en büyük yalanıdır. Evet, çok kasarlar kendilerini, evet çok uğraşırlar kimse görmesin, kimse anlamasın diye... Ama ağlamıyorlar diye bir şey yok.
Çok gördüm, çok şahit oldum demiyorum. Ama biliyorum ağladıklarını.
Zaten ben ağlama yanlısıyım. Kendim de çok ağlarım. İnsanların bir derdi varsa onların da ağlamasını isterim.
Ağlamanın bir tür terapi olduğunu düşünürüm çünkü. Ağlayınca dert yok olmuyo. Kabul. Ama sıkıntı kesinlikle azalıyo.
Erkekler zaten kendi aralarında oturup ya para muhabbeti ya da karı kız muhabbeti yaparlar.
Hiç bir zaman iki erkek oturup da "abi benim şöyle bi problemim var biraz akıl ver" demez. Tekrar ediyorum, kız meselesi dışında! En çok görüş alışverişi o konuda yapılır zaten.
Halbuki kızlar bu konuda tam zıttır. Daha karşısındaki "bir derdin mi var" demeden teker teker dökülür dertlerini. Toplum içinde ağlama problemi de yoktur. Gerekirse ağlar, gerekirse yardım ister, herkese sorar en mantıklı kararı uygular.
Erkeklerse kimse bilmesin ister. Kendi kendilerine her şeyin üstesinden gelebileceklerini sanırlar. Halbuki yok öyle bir dünya!
Sıkıntılarını içlerine ata ata büyütüyolar. En yakınları bile ölse başlarını dik tutuyolar, ağlamıyolar. Neden? Erkekler çünkü canım... Hiç ağlayan erkek olur mu? Ağlamak zayıflıktır.
İşte bu yalanlarla kandırıyolar kendilerini. Ama eminim hepsi evde kimse yokken ya da duşta, ya da bomboş bi yolun ortasında ağlıyorlar. Halbuki bunu yakın oldukları, güvendikleri insanların arasında yapabilseler belki de ağlamalarına gerek kalmicak.
Arkadaş dediğin de bunun için yok mu zaten? Derdin olduğunda güldürür. Gerekirse "amaan bunu mu dert ettin" diyip daha ağır olaylar anlatır. Şebeklik yapar, derdine derman olur, çözüm üretir.
Ama ağlamana izin vermez.
Ya erkeklerin gerçekten "dostum" diyebilecekleri insan sayısı az. Ya da gururları çok büyük.
Sevmem gururları kendilerinden büyük insanları, onların egosu da büyük olur çünkü.

Not :Konuyla alakalı olarak paylaşmazsam çatlardım :)

Şu "Yalan Dünya" dizisi ilk bölümüyle hepimizi kırdı geçirdi.
Benim en sevdiğim karakterse : Orçun karakteridir.


bu da videoları:

Bilen bilir, elektrogitarlara taparım. sadece elektrolara mı?
Hayır tüm gitarlara :)
Peki gitar nasıl yapılır? İzleyin ve öğrenin :)


Selamlar. Yeni bir güne daha merhaba :)

Sınavlarım bittiğinden beri her sabah uyandığımda mutlu olurum sanıyodum. Bugün için tam tersi bir durum söz konusu. Büyük bir can sıkıntısıyla uyandım. Durumumu anlatan şarkı tam olarak budur:


Ses nasıl mı oluşuyor? Alın size cevap. Evet iğrenç, biliyorum. Peki, aşırı iğrenç. Tamam, kusunç bile. Ama her şey bilim için. Siz öğrenin diye :)
Düşündüm taşındım. İlk blogumda kendimden bahsetmemişim.
Şu an için kendimle ilgili tek söyleyebileceğim Halil Sezai'yi ne kadar çok sevdiğimdir(!)
Adam isyeeeaaaan diyor millet yıkılıyor arkadaş. Nasıl iştir bu?
Bugün Dost Kitapevi'ne girdiğimde adamın biri "halil sezai'nin albümü var mı?" dedi. "onu alma beni al nolurrr" dedim.
Bi de para verip alıyosunuz arkadaşlar yapmayın bunu. İnternetten indirin falan.

Ayrıca adamın soyadı Paracıkoğlu ya... Baştan komik :D

Not: Aranızda sevenler olabilir. Hemen savunmaya geçmeyin. Ben sevmiyosam sevmiyorumdur. Değişmez bu.

20 Ocak 2012 Cuma

Merhabalar.
Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Bu blog aracılığıyla sizlere duygularımı, düşüncelerimi, kızgınlıklarımı, sevinçlerimi ve yaşadıklarımı aktaracağım.
Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz her şeyi not edersiniz çok sevinirim.
Görüşünceye dek hoşçakalın.